Süleyman Soylu: Devletime ve milletime hizmetimi tamamladım, bu son dönemim

“`html

İSTANBUL – Türkiye Cumhuriyeti tarihinde İçişleri Bakanlığı görevini kesintisiz en uzun süren halkasıyla Süleyman Soylu, Şükrü Kaya’dan sonra bu makama en uzun süre sahip olan isim olmuştur. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından atanan kabinede İçişleri Bakanı olarak göreve başlayan Soylu, 2018 seçimleriyle görevini sürdürmeye devam etmiş, bu süre zarfında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra en çok gündeme gelen siyasetçi olmuştur.

14 Mayıs’ta gerçekleştirilen genel seçimlerin ardından, Süleyman Soylu’nun bakanlık dönemi sona erdi. AK Parti’den İstanbul Milletvekili seçilerek TBMM İçişleri Komisyonu Başkanlığı’na getirilen Soylu, geçmişte birlikte çalıştığı bakanların aksine gündemde kalmaya devam etmektedir.

Süleyman Soylu, bakanlık dönemindeki sosyal medya paylaşımları ve katıldığı programlarda çeşitli iddialara yanıtlar vermiştir. Ancak son dönemde daha sakin bir yaşam sürmeyi tercih ettiğini söylemektedir. Vaktinin büyük bir kısmını İstanbul’un kuzeyinde, Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanistan’dan gelenlerin yaşadığı bir köyde, kendine ait evde geçiren Soylu, “Devletime ve milletime hizmet ettim. Bu benim son dönemim” diyerek; siyasette fikirlerine danışılmadığı sürece yer almayacağını belirtmiştir. Kanal İstanbul güzergahındaki evinin İstanbul’da en sevdiği yer olduğunu vurgulayan Soylu, “Bu mülk için rant peşinde koşmuyoruz, burası 1998’den beri bizim” ifadelerini kullanmıştır.

Süleyman Soylu
Can Bursalı’nın sorularını yanıtlayan Süleyman Soylu, Erdoğan ve Bahçeli’nin yeni bir döneme girmek üzere olduklarını dile getirdi.

Soylu, çocuklarına bıraktığı vasiyet hakkında da bilgi verirken; Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de yaptığı Abdullah Öcalan çağrısından kayyım atamalarına, bakanlığı dönemindeki uyuşturucu baronları ve uluslararası suç örgütlerinin Türkiye’den vatandaşlık almasına dair iddialara kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Yeni dönemin başlangıcı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin adımları, “Yenilik mi geliyor?” sorusunu gündeme getirdi. Öcalan’a yapılan çağrı ve kayyım atamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye, Doğu Bloku’nun çöküşünden sonra bazı fırsatları kaçırdı. Bu, 1990’lı yıllardaki siyasi istikrarsızlığın, terörün ve ekonomik dengesizliklerin gölgesinde kaldı. O dönem, Avrupalı ülkeler yeniden yapılanma sürecindeyken, Türkiye birçok fırsatı değerlendirip hayata geçiremedi. Artık ise Türkiye, daha güçlü bir altyapıya sahip ve gelecekte bu fırsatları değerlendirebilir. Bu yeni ortamda Türkiye’nin ne yapacağını görmek önemli.

‘İKİ LİDER, TÜRKİYE’Yİ GELECEĞE TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞIYOR’

Türkiye’nin başında oldukça tecrübeli liderler bulunuyor. Tüm siyasi görevi boyunca edindiği deneyimle Cumhur İttifakı’nın iki lideri, Türkiye’yi geleceğe taşımaya yönelik adımlar atmaya hazır durumda. Bunu yaparken, sorunlarla uğraşmaktansa, geleceğe yönelik hazırlık üzerinde çalışıyorlar. Türkiye bugün güçlü bir noktada; siyasi ve ekonomik açıdan bu süreçleri yürütme kapasitesine sahip.

İki lider, terörden arınmış bir ülke hedefliyor. Türkiye’nin geçmişte yaşadığı krizlerin bir daha yaşanmaması için var güçleriyle çalışıyor. Sınırlarımızda güvenliği sağlamak, bölgedeki tehditleri etkisiz hale getirmek gibi önemli işler yapıyorlar. Türkiye şunu kanıtladı; terörle mücadelesi dünyada en etkin şekilde yürütülenlerden biridir.

‘TERÖRSÜZ TÜRKİYE, STRATEJİK BİR ADIMDIR’

Türkiye’nin son dönem operasyonları ile Kuzey Irak’ta güvenliği sağlama yönünde önemli ilerlemeler kaydediyor. Süleyman Soylu, tüm bu süreçlerin bir “terörsüz Türkiye” projesinin parçası olduğunu belirtiyor. Bu durum, 1980’lerden bu yana yaşanan sorunların sona erdirilmesi için atılan adımların bir sonucu olarak tanımlandı.

Eski devlet başkanları, darbe yapanların ve yaptıranların Türkiye’ye getirdiği bu sorunları çözmeyi hedefliyor.

‘KAYYIM ATAMALARI TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİNİN PARÇASIDIR’

Yeni süreçte kayyım atamaları da gündeme gelmiştir. YSK’nın bu adaylara onay verme sebeplerini sorguladığınızda, bunun demokratik bir gereklilik olduğunu söylüyor.

Kayyım meselesi, Terörsüz Türkiye projesinin en önemli ilkelerinden biridir. Eğer hukukun işler hale gelmediği bir durumda yaşıyorsak, burada ciddi bir problem var demektir.

‘SÜREÇLERİNİN DİRENÇ GÖSTERMESİ GEREKİYOR’

Bir başka iddia, Ayhan Bora Kaplan soruşturması sırasında bazı emniyet mensuplarının sizin aleyhinizde ifade vermek için baskı yaptığıdır. Bunlar yargının konusudur ve bu tür iddialar hakkında mücadele etmek, devletin görevlerinden biridir. Türkiye’nin geçmişte yaşadığı krizlerdeki deneyimlerinden ders çıkarması gerekmektedir.

Süleyman Soylu, bakanlık sonrası yaşadığı bu süreci kırgınlık olarak görmediğini de ifade ediyor.

Bakanlığı döneminde işlerine yanıt verirken, siyasi hayatındaki değişmeleri doğal karşılıyor. Geçmişte, il başkanlığı ve genel başkanlık görevlerinden ayrılırken de benzer süreçler yaşadığını hatırlatıyor.

‘VATANDAŞLIK KONUSUNDA GÜVENLİK EN ÖNEMLİSİ’

Terörle mücadele konusundaki yetkisiyle ilgili kaynaşma, sarsıcı bir iddia ile gündeme geldi. Bazı suç örgütü liderlerinin Türk vatandaşlığı alması yönündeki iddiaları yalanladı ve bu mevzuda gerekli tedbirlerin alındığını sözlerine ekledi.

Süleyman Soylu, hedefinin yalnızca Türkiye’nin güvenliği olduğunu ve bu süreçte kimsenin kanunları çiğnemesine müsaade edilmeyeceğini vurguladı.

‘GÖREVİMİ YERİNE GETİRDİM’

Şimdi İçişleri Komisyonu Başkanı olarak, siyaseti bir misyon olarak kabul ettiğini, Türkiye’ye ve halkına hizmet etmeye devam edeceğini belirtiyor. Siyasi kariyerinin sona ermek üzere olduğunu düşünen Soylu, yine de tecrübesi doğrultusunda katkıda bulunmak istediğini açıklıyor.

Çocuklarına verdiği vasiyeti ise dikkat çekiyor: siyaset yapmamaları gerektiğini belirtiyor.

Sonuç olarak, Süleyman Soylu, Türkiye’nin geleceği için güvenli ve sağlam adımlar atıldığına inandığını, bu süreçte devletine tüm içtenliğiyle hizmet ettiğini ifade ediyor.

‘AHMAK DAVASIYLA İLGİLİ DEĞİLİM’

Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’na yönelik sürecin kendisiyle bir bağlantısının bulunmadığını, sadece ülkenin çıkarlarına hizmet etme çabası içinde bulunduğunu ifade ediyor. Özgür Özel’in CHP siyasetindeki yerinin de küçük bir parantez olduğunu düşündüğünü vurguluyor.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir